distopya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
distopya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Eylül 2013 Pazartesi

Divergent Topluluk Testi

Merhaba, bloglar arasında gezinirken gözüme Divergent topluluk testi çarptı, tabi çözmeden duramadım.Sonuca göre ben de sevgili Tris gibi bir Divergentim ama Erudite'ye daha yakınmışım. Pek de şaşırmadım, Pottermore'da da Ravenclaw'dım sonuçta :D Tobias uzakta kalsa da artık benim yanım Caleb'in yanı!

You wake up in the testing room. Tori looks nervous. "That.. was perplexing. Excuse me, I'll be right back," she says.
Tori re-enters looking tense and pale. "You are Divergent," she says, "But you can't tell anyone, understand? It's very dangerous! Looking at your results, it appears that you lean toward Erudite a little more than the others. You are the type that uses intellect to solve problems and would be best suited for Erudite. Good luck."



Haydi, siz de çözün :)

17 Temmuz 2013 Çarşamba

Çevrilmesini Dört Gözle Beklediğim Seriler



 1. Lunar Chronicles: Marissa Mayer'in kaleminden çıkan bu kitaplar, tam da benim gibi modern masal severlere uygun. Konusunu, yorumları gördükçe çıldırıyorum. Bu seride hem Cindrella, hem Kırmızı Başlıklı kız, hem uzaylılar var, distopya ve fantastik, modern masal... Kaçmaz :)) Ayrıca novellaları da bulunuyor.

Cinder (Lunar Chronicles, #1) Scarlet (Lunar Chronicles, #2) ...

2. Maze Runner: James Dashner'in bu serisini aslında çekilmekte olan filmiyle fark ettim. Baş karakterleri Skins'ten beri bayıldığım Kaya Scodelario ve hala Teen Wolf'ta hasta olduğum, öhöm öhöm, Dylan O'Brien paylaşıyor. Konusu ise ilgi çekici, bir labirente kapatılmış ve hiçbir şey hatırlamayan çocuklarla ilgili.

Maze RunnerThe Scorch Trials (Maze Runner, #2)The Death Cure (Maze Runner, #3)
               
 

  3. The Tiger Saga: Hint mitolojisi barındıran bu serinin yazarı Colleen Huck. Mitolojiye, Hindistan'a bayılan biriyim (Gemma Doyle üçlemesini benim gibi olanlara tavsiye ederim!), bunun yanında kitaba muhteşem kapakları sayesinde de vuruldum. Kitaplığımda orijinal kapaklarıyla olmalarını o kadar çok isterdim ki :) Konusu, Kelsey adındaki bir kızın çalıştığı sirkte kaplanla kurduğu bağ ve çözmeye çalıştığı binlerce yıllık bir lanet.
    Tiger's Curse (The Tiger Saga, #1) Tiger's Quest (The Tiger Saga, #2) 
     Tiger's Voyage (The Tiger Saga, #3) Tiger's Destiny (The Tiger Saga, #4)
     
 4. Delirium: Lauren Oliver'ın serisi bu aralar çok konuşuluyor. Eşleşme'nin çevrildiği gibi, benzer konuya sahip bu distopyanın da yakında çevrileceğine inanıyorum. Bu kitapta ise aşkın bir hastalık gibi görüldüğü ve kurtulmak için tedavi olunan bir gelecekten bahsediyor. Kapaklarını şahsen pek beğenmedim, daha yaratıcı ve güzel bir tasarım yapabilirlerdi. Ayrıca birçok novellası da var. 

Delirium (Delirium, #1) Pandemonium (Delirium, #2) Requiem (Delirium, #3)

 5. The Iron Fey : Iron Fey'de, changeling teması işleniyor. Bu tema, orijinal dilinde Amanda Hocking'in Trylle serisini okurken ilgimi çekmişti, orada troller değiştirilirken, Iron Fey serisinde periler çocuklar ile yer değiştiriyor. Perileri sevenler için oldukça güzel bir seri olduğunu duydum, birçok peri çeşidinin bulunduğu ve Julie Kagawa'nın yaratıcılığını iyice konuşturduğu bir seriymiş :) Ayrıca yine novellaları var, bu aralar novellalar çoğaldı mı ne? Her serinin novellaları var :D
The Iron King (The Iron Fey, #1) The Iron Daughter (The Iron Fey, #2) The Iron Queen (The Iron Fey, #3)  The Iron Knight (Iron Fey, #4)


 6. Airhead: Meg Cabot en sevdiğim yazarlardan biri. Airhead oldukça ilgi çekici, aslında Artemis Yayınları tarafından ilk kitabı "Beyinsiz" adı altında çevrildi ama herhalde beklenen ilgi gelmeyince devamı gelmedi. Konusu, Em Watts adındaki karakterimizin, bir kaza sonucu beyin ameliyatı geçirip kendini bir süpermodelin, Nikki Howard'ın yerinde bulmasını anlatıyor. Umarım diğer kitapları da çevrilir de mahrum kalmayız bu seriden :D Anlatımı, karakterleriyle güzel bir chick-lit.

Airhead (Airhead, #1) Being Nikki (Airhead, #2)  Runaway (Airhead, #3)Beyinsiz

Türkiye edisyonunu kesinlikle daha çok beğendim :)

İşte böyle, bir yazının daha sonuna geldik. Sizin de önerileriniz varsa, yorum yapabilirsiniz, bu beni mutlu eder :)

8 Temmuz 2013 Pazartesi

Okuduğum en iyi distopyalardan : Iskarta - Neal Shusterman

     "Çocukların organlarının başka donörlere nakledilerek ıskartaya çıkarıldığı bir dünya düşünün. Doktorlar ve tedavi yöntemleri yerine sadece cerrahlar ve protezlerin olduğu bir dünya! Connor, Risa ve Lev'in bedenleri parçalanacak ve ayak parmaklarından beyinlerine kadar tüm parçaları "kullanılacak". Sadece birlikte kaçarlarsa hayatta kalabilecekler. Neal Shusterman , "Iskarta"da yaşamın nerede başladığı ve nerede bittiğinin ötesinde, gerçekten "yaşam"ın ne anlama geldiğine dair fikirleriyle de genç okurlara meydan okuyor."
     Tudem Yayınları



  Hiç kıymetinin bilinmediğini düşündüğüm, favorilerimden ve okuduğum en iyi distopyalardan biri olduğunu kabul ettiğim bir kitabı tanıtmak istiyorum: Iskarta. 
      Unwind (Unwind, #1)

   Bu kapağa bir  bakar mısınız? Türkiye'de Tudem Yayınları da neyse ki bu kapakla basmış. Benim favori kitap kapaklarımdan ve çok çarpıcı. Zaten kitapçıda ilk gördüğüm zaman kapağına vurularak almıştım ve hiç pişman değilim.
   Konusu bana göre diğer birçok distopya kitabından daha ilgi çekici, olay örgüsü kesinlikle daha farklı.
   Kürtaj, gelecekte çok büyük bir problem, öyle ki kürtajı savunanlar ve kürtaja karşı çıkanlar bu işi savaşa kadar götürüyor. Başka bir grup ise bu savaşı sonlandırmak için ortaya "Yaşam Kanunu" atıyorlar. 
   Kanuna göre kürtaj yasaklanıyor. Ama her iki tarafı da memnun etmek için, istenmeyen bebek sahiplerine bazı haklar veriliyor. Mesela, kimseye görünmemek şartıyla herhangi bir evin kapısına bir bebek bırakılabiliyor. Kapısında bebek bulan kişi, o bebeğe bakmaya yükümlü. 
    Ama yasanın asıl temeli... Iskarta. 13 yaşına kadar çocuklar güvende kalıyor. Ama sonra aileler emri imzalamak isterse çocuklar ıskartaya çıkarılıyor. Iskartaya çıkartmayı, bir nevi canlı organ bağışı olarak düşünün: Tüm vücut parçalarınız, başkalarının oluyor. Kolu çalışmayan bir adam sizin kolunuzu alıyor. Hastalara kanınız naklediliyor. Vücudunuzun işe yarayacak tüm parçaları başkalarına naklediliyor.Devlet, ıskartayı ölüm değil bambaşka ve yararlı bir yaşam biçimi olarak sunuyor. Toplama kamplarının reklamları her yerde yapılıyor ama hiç kimse tam olarak Iskarta işleminin nasıl yapıldığını bilmiyor.
   Iskarta emrini genelde çocuğunun sorunlu olduğunu düşünen ebeveynler, bu şekilde yaşayacağına hem topluma yararlı olsun, hem de teknik olarak "hayatı sonlanmamış" olsun mantığıyla imzalıyor. Ya da devlet yurdunda büyümek zorunda kalmış çocuklardan "fazlalık" olanları bizzat devlet ıskartaya gönderiyor. Baş karakterlerimiz Connor ve Risa'nın Iskarta'ya çıkmak için toplama kampına gönderilmeleri bu yüzden. Diğer baş karakterimiz Lev'in durumu bundan daha farklı. Connor ve Risa gibi ıskartalar dışında, öşürler var. Öşürler, dini yöntemlerle özel olarak yetiştirilmişler. Sonuçta onlar da ıskartaya çıkıyorlar ama Tanrı'ya kurban verildiklerini, özel olduklarını düşünüyorlar. Lev de tam anlamıyla ıskarta olmaya can atan, sadık bir öşür.
    Fakat bu üç karakterin hayatları, tam da sonlandırılmak üzere toplama kampına giderken kesişiyor ve hayatta kalma mücadeleleri başlıyor. Kitaptaki karakterler o kadar iyi anlatılmış ki, verdikleri kararlar, bedelleri, hikayeleri, düşünceleri... Iskarta zaten aşırı ilginç bir fikir, kafanızda kitabı okurken "Bu nasıl gerçekleşebilir, gerçekten ıskartaya çıkaranlar yaşamını sürdürebilir mi, başkasının vücut parçalarına sahip olmak nasıl olurdu?" gibi değişik sorular dönüp duruyor. 
    Çok çok ilginç karakter var, Roland, Mai, CyFi, Amiral , Hayden....  Hele bu karakterlerle ilgili sonlarda öyle bir sahne var ki... Offff offf, spoiler vermemek için kendimi zor tutuyorum ama kitabı okurken aklınızdan geçen ve görmek istediğiniz bir sahne olacak kesinlikle. Ana karakterlerimiz de kitap boyunca değişiyorlar, türlü zorluklar aşıyorlar. Özellikle Lev beni çok etkiledi. O Iskarta'ya çıkarılmaktan gurur duyan, minnettar küçük çocuk yerine cesur, hayatı sorgulayan, zeki bir genç görmek iyi oldu. Connor ise en sevdiğim erkek karakterlerden biri, bir nevi kahraman olmak istemeyen bir kahraman. Sevdiğim bir book-boyfriend'im kendisi :D Risa ise oldukça etkileyici ve akıllı bir karakter, tam olarak da "girl power" ı temsil ediyor. 


Göz rengini kahverengi olarak düşünürsek, hayalimdeki Connor tam anlamıyla böyle işte :D Saçlarını kahverengi ve dağınık olarak düşünün :D


    Eğer YA ve distopya türlerindeki eserleri seviyorsanız Iskartayı okuyun. Bayılacaksınız. Buradan sana sesleniyorum Tudem, kitap öyle bir yerde bitti ki, UnWholly'yi bir an önce çevirseniz iyi olur, yoksa patlayacağım meraktan :P 

Unwind (Unwind, #1)