5 Eylül 2013 Perşembe

Kitap İncelemesi : Tatlı Bela - Jamie McGuire

 Öncelikle merhaba... Bayramdır, seyahattir derken uzuuuuun bir süredir yazmadığımı fark ettim. Sonra da üşengeçliğimin gözü kör olsun, blogumu biraz boşladım :( Ama artık geri döndüm, sıcağı sıcağına olmasa da yeni bir yorumla karşınızdayım!

                                                   

 Aşıksan başın belada!

Abby Abernathy karanlık geçmişiyle arasına mesafe koymuş olan, alkol kullanmayan, küfür bile etmeyen kendi halinde bir kız, fakat hayatını dövüşerek kazanan ve vücudu dövmelerle kaplı yakışıklı Travis Maddox onun hayatını değiştireceğe benziyor.
İyi kız ve kötü çocuk… Bu birliktelik bir aşkın mı habercisi yoksa bir felaketin mi?
Tatlı Bela sadece bir “bestseller” değil, uluslararası bir fenomen. Yayımlandığı günden beri tüm dünyada büyük yankı uyandıran bu kitabı okumayan kalmayacak.


 Büyük ihtimalle Tatlı Bela'yı duydunuz, okudunuz... O kadar geç kaldım ki Ayaklı Bela, yani ikinci kitabı bile çıktı, gerçi o kitap aynı olayların bir de diğer karakterimizin gözünden yazılmış hali.  O yüzden ben pek almayı da gerekli görmüyorum. Genelde bu tür yorumlar da ilgimi çeker ama....
 KİTABI HİÇ BEĞENMEDİM.
  Belki fanatikleri kızacak ama bilmiyorum, bestseller olmayı hak eden bir kitap olduğunu düşünmüyorum. Aslında NA okuduğum pek söylenemez, bu benim ilk NA kitaplarımdan ama nereden başlasam bilmiyorum... Beni kitaptan soğutan birçok şey oldu. 
  Aslında anlatım oldukça akıcı. Shepley ve America gibi sevdiğim bir çift var. Ama ne yapsam Abby ve Travis'den, evet, bad boylara bayılan ben, Travis'ten bir türlü hoşlanamadım. Çiftimiz, Travis'in oldukça ünlü olduğu dövüşler sırasında ilk karşılaşmalarını yaşıyorlar, sonra, playboyluğun kitabını yazmış Travis anında yüz seksen derece dönüp Abby'nin kulu kölesi oluyor. Abby deseniz, hadi spoiler vermiş olmayayım, "karanlık geçmişi" yüzünden Travis'e yüz vermemeye çalışsa da bu ikisi hariç herkes durumun farkında. Tam bir just friends durumu yani.


  
   Abby de aklı sıra bu durumu aşmak, Travis'i unutmak için saçma sapan işler yapıyor, en saçması da Parker'ı kullanması. Bu kitapla eş zamanlı olarak Oniks'i okuduğumdan Abby ve Katy'nin durumunu ister istemez birbirine benzetmiştim. Gerçi Katy Abby'den hem kat kat akıllıydı, hem onun başındaki dert de Parker kadar kadar masum değildi :D İşin özü, Abby sırf Travis kötü çocuk diye ondan uzaklaşmaya çalışıyor, tabi uzaklaşmak dediysek yok onun evinde kalmalar, kıskançlık krizleri geçirmeler, friends ayağına yakınlaşmalar ... Travis de aklına estiğinde "Güvercin" yani Abby için ( Bakın yine bir takma ad vakası. Gerçi ben Daemon'u Travis'e bin defa tercih ederim, eee, ne yaparsınız YA'cıyız biz :D) yaptığı romantiklikler, ona dil uzatanları dövmeler, Abby'yi aşırı sahiplenmeler... Normal bir bad boy birazcık cool olur, rahat bırakır, soğuk görünür... Ama Travis tam tersi, bir anda Abby'nin köpeği olup değişiyor. İşte benim en canımı sıkan nokta kitabın bu konuda hiç gerçekçi olmamasıydı. Jamie McGuire "İlk görüşte aşk en yoldan çıkmış erkekleri bile değiştirebilir" tadında bir mesaj vermeye çalışmış ama yok, inanamıyoruz işte...

 

  Bunun dışında sevdiğim noktalar vardı tabi. Önceden belirttiğim gibi Shep-America çiftini, Abby'nin geçmişini ve Travis'in ailesini çok sevdim, özellikler kardeşleri aklımı başımdan aldı diyebilirim. Dikkatinizi çekerim, Travis'in kardeşleri Travis'den daha bad boy. Ama yine de kitabı gözümde yükseltmeye yetmedi bu noktalar. 
  Eğer yine de okumak istiyorsanız siz bilirsiniz. Ben şahsen ikinci kitabı almayı düşünmüyorum bile. 

  Ne yalan söyleyeyim, kitap kapaklarını beğendim :D
  

Hiç yorum yok: